Welcome to Our Website

Osmanlı’nın zirve hattatlarından: Nabluslu Abdullah Zühdi Efendi

KAYIP İZLER ATLASI / Hasan Mert Kaya – Medine’de, Mescid-i Nebevi’nin Bab’us Selam girişinden itibaren kıble duvarının iç kısmı, “Selamlama yolu”dur. Buradaki uzun kıble duvarındaki Osmanlı çinileri ve hattat Abdullah Zühdi Efendi’nin muhteşem yazıları için günümüze kadar ulaşabilen, Mescid-i Nebevi’nin en sanatlı kısmı demek abartılı olmaz. 

Hattat padişah ve yarışması 

Osmanlı Devleti’nin Medine’deki son büyük imar çalışması Sultan Abdülmecid zamanında gerçekleşti. Bu imar çalışmasında mihrap hariç, kıble duvarının yeniden inşa ve tezyinatı gerçekleştirildi. Sultan Abdülmecid aynı zamanda usta bir hattattı ve Medine’de gerçekleştirilecek olan bu kapsamlı çalışma için bir yarışma düzenledi. Yarışmayı Kazasker Mustafa İzzet Efendi izinden gelen, Şam doğumlu fakat Nabluslu olan Abdullah Zühdi Efendi henüz çocuk yaştayken kazandı. 1835 senesinde babasıyla birlikte Şam’dan Kütahya’ya göç etmiş, ardından İstanbul’a yerleşmişti. Bir yazı hazırlayıp göndererek yarışmaya katılan Abdullah Zühdi’ye bir süre sonra  Topkapı Sarayı’ndan bir davet gelir ve Sultan Abdülmecid tarafından kabul edilir.  

Abdullah Zühdi’nin yazısını seçerek: “Oğlum, bunu sen mi yazdın?” diye sorar ve evet cevabını alınca; “Allah feyzini artırsın. Sana bugünden ölümüne kadar ayda 7.500 kuruş maaş tahsis ettim. Harem-i Şerif’in yazılarını yazmak için de seni seçip görevlendirdim” der. Böylece Abdullah Zühdi Efendi’ye Hicaz yolu görünmüş olur. Onca yaşlı başlı hattat içinde seçilmesi şaşırtıcıdır. Sultan Abdülmecid erken yaşta ölünce tahta geçen Sultan Abdülaziz çalışmayı durdurur ve Abdullah Zühdi Efendi’ye ölünceye kadar ödenmesi söz verilen maaşı da kesilir. Mecburen İstanbul’a döner ama bir süre sonra halkın bağışlarıyla çalışma tekrar başlayıp tamamlanır. 

Hayatı Mısır’da devam etti 

Abdullah Zühdi Efendi hayatının kalan kısmına Mısır’da devam eder. Mısır Hidivleri ona sahip çıkar ve ‘’Mısır’ın Hattatı” unvanı verilir. Kahire’de birçok cami ve türbenin yazılarını yazar. 1879 yılında rahmetli olur ve Kahire’de çok sevdiği İmam Şafii’ye yakın bir yere gömülür. Mısır’ın kâğıt paralarının, çok sayıda devlet binasının yazılarını da yazan Abdullah Zühdi özellikle celi sülûs yazısında çok özel eserler meydana getirdi. Yazdığı Kur’an-ı Kerim, Matbaa-i Osmani’de basıldı. Mescid-i Nebevi’de 7 sene kalarak yazdığı yazılar ise onun şaheseridir. Mısır’daki müze ve câmilerde sayısız yazıları olan Abdullah Zühdi, Kâbe örtüsünün yazıları ile Ümmü Abbas Sebili ve Rıfâî Câmii kitâbe yazılarını da yazdı. 

Mescid-i Nebevi’nin eşsiz yazıları

Büyük bölümü günümüze ulaşan Mescid-i Nebevi yazıları ise uzunluk ve istif mükemmelliği yönünden muhteşemdir. Selâm Kapısı’ndan Baki Kapısı’na kadar devam eden hatlar dört sıra halinde istifli. Üst üç sırada ayetler ve sureler, dördüncü sırada ise Hazreti Muhammed’in (sav) 201 ismi, aralarında salavatların da bulunduğu 101 pano içinde bulunur. Bu yönüyle gerçekten baş döndürücü güzelliktedir.

1. Sıra: En üstteki ilk hat kuşağı, 40 cm. genişliğinde ve duvar boyunca devam eder. Taş üzerine yontma ve işleme ile yazılan celi sülûs hatların zemini yeşil boyalı ve yazıların üzeri altın varak ile yaldızlı. Yazılar, çiniler, renkler, istifler ile uzun uzun izlenen bir sanat eseri.

Kuşak yazısında Bakara Suresi 185. ayetin bir bölümü ve 186. ayetin tamamı, Fussilet Suresi’nin 42. ayetinden sonraki bölümü ve Hud Suresi 73. âyeti yazılı. Sonra Besmele ve Bakara Suresi 124-129. ayetler yazılmış. Ardından yine besmele ve Âl-i İmran, 35-44. ayetler yazılmış. Devamında yine besmele ve Ahzab Suresi’nin 38-49. ayetleri ve takiben salavat ve tekrar besmele ile başlanıp Nisa Suresi 64 ve 65. âyetler ve Haşr Suresi’nin 7. âyetinin bir kısmı yazılarak birinci hat kuşağı tamamlanmış.

2. Sıra: Tabii seçilen tüm bu ayetlerin anlamları mekân ile ilgili. İkinci yazı kuşağının zemini ise ahşap ve yazılar bu zemin üzerine oyma tekniğiyle yazılmış. Ahşabın kırmızı zemin rengi üzerine, burada da harfler altın varak ile yazılmış. Çeşitli surelerden ayetler aralara besmele yazılarak, yer yer de yazılmadan buraya işlenmiş.

3. Sıra: Taş üzerine kabartma ile yazılmış. Besmele ile ayrılan bazı ayetlerden sonra, Fetih Suresi’nin tamamı yazılmış. Kuşak sonunda Abdullah Zühdi’nin imzası ve “Ey Rabbim Temim-i Dârî soyundan Harem-i Şerîf kâtibi Abdullah Zühdi’ye peygamberin şefâatini lütfeyle” ibaresi var.

4. Sıra: Hz.Muhammed’in (sav) isimleri ve çeşitli salavatlar kuşağı. İsim panoları da kırmızı zemin üzerine altın varak ile yazılmış. Her panoda peygamberin 2 ismi yazılı ve 101 pano bulunmakta. İsim panoları arasında yuvarlak, kırmızı zemine “Sallallâhu Aleyhi ve Sellem” yazılmış. 19.Yüzyıl’ın değerli hattatı Abdullah Zühdi Efendi işte böyle değerli bir sanatkârdı ve son derece mütevazı bir zat idi. AutoCad ile Mescid-i Haram yazısı yazıp, melamet hırkası altında kibir dağları barındıran tipler gibi değildi.

Allah rahmet eylesin.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir